Twitter Sayfam:
Makalelerim
Sayıklayan Sizsiniz, Bediüzzaman Değil!
Her insana tenkid okları fırlatılabilir, her insana itiraz edilebilir. Tenkid ve itiraz hakkı; ne âlim tanır, ne şeyh ve devletlülere boyun büker. Hükmün tek istisnası, Peygâmberler. Ki, dünyevî meselelerde onlara da, edebi zorlamadan itiraz edilebilir, edilmiştir de.
Olması gereken ile olmakta olanın arasındaki büyük uçurum İslâmiyet’in değil, müntesiblerinin kusurudur. Acziyetleriyle derinleştirdikleri bu uçuruma zındıkların, şeyh ve ulemayı ölü leşler gibi fırlatmaları, kendi amellerinin acıtan bir cezasıdır.
Bediüzzaman’ın Hukukunu Müdafaa Etmek!..
Hakkın müdafaasını başkasına bırakmak, kendi alçaklığını ilân etmekdir! O alçaklardan değilim, olmayacağım da. Hak ve hakikati haykırmaktan korkup zillet içinde bir hayata yapışmaktansa, her türlü bedeli de ödeyerek ölmeyi tercih ederim.
Bu ülkenin son bir asrında iftihar edebileceği, kendisine âid tek bir kahraman, tek bir değer varsa; o da Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleridir. Cumhuriyet maskesi arkasında katı bir istibdadın ınkılâb adı altında bütün değerleri bir tahrib sarasının hedefi hâline getirildiğinde, millet adına karşı çıkmış tek kişidir Bediüzzaman. Kamal Atatürk ve hâlefi İnönü’ye kafa tutmasının bedelini de dünyevî hayat ve saâdetini fedâ ederek ödedi. Sürgünlerin, zindanların, idamla yargılanmaların, su-i kasdların îmânını sarsamadığı bu büyük insanın asıl zaferi ise, o ağır şartlarda Kur’an’ın parlak bir tefsiri olan Risâle-i Nur Külliyatı’nı kaleme alması ve bir huruc olan Nurculuk hareketini başlatmış olmasıdır.
Dilipak Ne Dediğinin Şuurunda mı?
Kaynağından içmediğiniz hiç bir su hakkında bildikleriniz, hakikati ifade etmeyecektir. Zirâ kaynağından uzaklaştıkça her su bir parça bulanıp, bir parça kirlenir. Fışkırdığı kayalıktan billur şakırtılarla hayat saçan su, döküldüğü uzak denize karıştığı noktada bulanık ve kirlenmiş olabilir.
Bu kevnî hüküm, mânevî, ictimâî ve siyâsî meselelerde de câridir. Hattâ dinler için de öyle... İlâhî kaynaktan “hak” olarak nüzûl eden muharref Hırıstiyanlık ve Yahudilik, bugün sebeb-i necâd ve Cennet değil, sebebi helâket ve Cehennemdir. Şimdi bu durumda haşa sümme Allah’ı mı suçlayacağız, ululemr Peygamberlerini mi?
Köşe Yazarları
- Ahmet Altan (46)
- Ahmet Tezcan (2)
- Ali Bayramoğlu (5)
- Alper Görmüş (6)
- Ayşe Hür (4)
- Cahit Kılıç (4)
- Cengiz Çandar (6)
- Emine K. Arslaner (3)
- Emre Aköz (2)
- Emre Uslu (1)
- Fatih Tezcan (2)
- Gülay Göktürk (3)
- Hasan Cemal (8)
- İbrahim Karagül (2)
- Kazım Güleçyüz (2)
- M. Nuri Bingöl (3)
- Mehmet Ali Birand (2)
- Mehmet Ali Bulut (2)
- Mehmet Altan (2)
- Mehmet Barlas (4)
- Mümtazer Türköne (4)
- Murat Belge (2)
- Mustafa Elveren (1)
- Mustafa Karaalioğlu (2)
- Mustafa Özcan (2)
- Nazlı Ilıcak (2)
- Nuh Gönültaş (3)
- Önder Aytaç (2)
- Orhan Miroğlu (4)
- Özlem Özcan (1)
- Ruşen Çakır (2)
- Şahin Doğan (1)
- Şamil Tayyar (2)
- Taha Akyol (6)
- Tamer Korkmaz (2)
- Ümit Şimşek (1)
- Xaki G. Bargin (1)
- Yasemin Çongar (1)
- Yıldıray Oğur (3)